COZURTULU SUCUK REKLAMLARI
Yapı itibariyle, hiç kimseden lafını(lom sözlü olmamaya gayret ederek) çekinmeden söyleyen kimselerden olmak, genelde herkese nasip olacak bir huy değildir. “Lom sözlü” deyimi, hiç düşünmeden konuşan, sağı solu kırıp dökerek kırıcı olan kimseler için kullanılır. Ancak lom sözlüler de olmazsa, bazı kimseler, yaptıklarının hata olduğunu anlayamazlar. Bu çerçevede bu kimselerin suratlarına çarpılacak sözlerin, şok etkisi ile uykudan uyanmalara vesile olması temennisi ile bir konuya atıf yapmak istiyorum.
Bazı hasletlerimizin(yaradılıştan gelen güzelliklerimizin) kaybolduğu tespitini yaptıktan sonra, bu kayıplarımızla birlikte, önümüzdeki günlerde, daha ne güzellikleri kaybedeceğimizin habercisi olan köşe yazılarının bulunması, bizleri gerçekten üzmektedir.
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.” derler. Bir kısım insanlar ise memlekette 30 000 Köy var diyenlerdendirler. Doğru söylemek yiğitlerin işidir. Kıvıranlardan olmamaya gayret ederek yaşamak, bir meziyettir, yiğitliktir diye düşünüyorum. Zira kıvırdıkça insanlar yan yollara sapmakta, “aman kırmayalım.” “aman dökmeyelim” sözleri çoğalmakta, bunun arkasından da insanlar durmadan kıvırmaya alışmaktadırlar. Bizler bu duruma düşmemek için, “Doğrucu Davut” oluyorsak; haklı olduğumuz husus, kıvırmalara meydan vermemek, kıvırmalara yol açmamak içindir, diye düşünüyorum.
Bu ifadelerden sonra, geçmişe değer veren insanların yapılarına ters düştüğünü vehmettiğim, bir sucuk reklamının yasaklanması isteğine tepki gösterilmesine açıklık getirmek istiyorum. Bilindiği üzere Ramazan Ayı’nda mangalda cozurtulu sucuk pişirme reklamları ortalığı kaplamıştı. Gerçekten çoğu kimse bu görüntüye ağızları sulanarak bakmışlardı. Hele bir de dar gelirli bir ailenin çocuğu iseniz, ağzınızın sulanmaması, alamadığınız sucuğun özleminin içinizi yakıp kavurmaması, mümkün görünmemekteydi.
Sucuk reklamlarının yasaklanmasına karşı çıkanları bir güzel haşlamak da neyin nesidir? Özgür iradesi ile “bu reklamlar, bilhassa çocukların nefislerinin çekmesine sebep olur” denilmesi suç olmasa gerektir. Olamaz da. Herkes düşüncesinde hürdür. Tabii tenkit edenlerin de haklı görülmesi gerçek demokrasinin gereğidir. Açık ifade ile reklamları tenkit edenleri tenkit edenler de haklıdır. Ancak tenkit edenleri, tenkit edenlerin dayandıkları tezlerine karşı yazanlar da, demokrasi kuralları içerisinde serbest iradelerini kullanacaklarından, onlar da haklıdır.
Geçmişte büyüklerimizin aldıkları bir ekmeği dahi, insanların nefsi çeker düşüncesi ile kapalı zembillerde taşıdığını hatırlamalıyız. Elbette devir değişti. Reklamsız satış yapma saflığını hiç kimse göstermez. Ancak bizlerin, bu reklamların gerçekten çok özendirici olmanın da ötesinde, ağız sulandırıcı olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. Bu reklamı verenlere “Edep ya Hu!” çekmemizin, geçmişteki güzellikler adına, satış kaygısından birazcık uzaklaşmanın da bir meziyet olduğunu tavsiye etmemiz, geçmişteki hasletlerimize yaklaşıldığını düşünmemize sebep olması açısından önem arzeder. Zira geçmişteki güzellikleri örseleme pahasına kazancın normal olduğunu söyleyebilecek bir Allah’ın kulu çıkmaz. Maalesef bu konulara dikkat edilmediğinden, bu günlere geldik.
Sucuk reklamı konusunda herkes bir tenkitte bulunabilir. Hani demokrasi var ya! Biz de bunların tenkitlerine karşı çıkabiliriz. Demokrasi tenkit edene var ise; tenkit edenin yanlış yönlerini ileri sürenlere de demokrasi vardır.
Memleketimizde yanlış bir kanaat maalesef yer etmiştir. Bu yanlışlık, yazı yazan herkesin haklı olduğu düşüncesine saplanıp kalmaktır. Aslında bunun açık anlamı, körü körüne inanmaktır. Gerçekte bu düşünce tarzı kökten yanlıştır. Zira herkes kendisini haklı görmek istemişse, haklılığına delil getirerek, haklılığını savunur. Ancak getirdiği delillerin yanlışlarını ortaya koyabilecek akıl sahibi, tecrübe sahibi insanlar da her dönemde çıkabilecektir.
Gelelim konumuza. “Kardeşim bu adam şimdi reklam vermezse ne zaman reklam verip ürünlerini satacaktır?” Elbette bu sözler de doğrudur. Ancak insafınıza sığınarak yazıyorum. Sucuk reklamını, “bu Mübarek Ramazan günlerinde, cozur cozur mangal görüntüleri ile vermeyip; sucuğun resimleri ile iktifa edilebilirdi” diye belirtenlerin de, demokrasi kuralları içerisinde biraz haklı olduklarını düşünemez miyiz?
O günlerden bugünlere geldik. Doğrudur. Yapılacak bir şey yok. Aynen kıyametin de, bu minval üzere yaklaşmasına bir şey yapamadığımız gibi. Zaman bunu getirmiş. Ancak firma yetkililerinden bir tek aklı selim sahibinin "Edep ya Hu!" ikazı ile, cozur cozur mangal görüntüleri yerine, daha masum görüntüler konulamaz mıydı? “Şu Mübarek Ramazan günlerinde, sadece sucuk resimleri ile yetinilseydi olmaz mıydı?” demekten, insan kendini alamıyor. Tabii bir takım kimselerin de, bu konuya yaklaşımlarının, bu çerçevede olması gerektiği düşüncemi paylaşmak istediğim için bu satırları yazıyorum. Özetle diyebilirz ki:
"Değerlerin değersizleştirilmesi, her konuda yozlaşmaları getirmektedir."
Zamanımızın getirdiği, “dini imanı para” sözünü ispatlayan görüntülere her yerde alıştık. Bu reklamlara da alışmamız gerektiğini, herkes biliyor. Geçmişteki hasletler adına, “firma biraz dikkatli olsa idi, daha doğru olmaz mıydı?” dersek; yanlış bir uyarı olmazdı diye düşünüyorum.
Saygılarımla... 19.09.2007- 14,30