Gönderen Konu: 11.Hûd/ 101.- 113.- 114.- ALLAH,"BİZ ONLARA ZULMETMEDİK,ONLAR KENDİLERİNE  (Okunma sayısı 7066 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 472
-ALLAH, "BİZ ONLARA ZULMETMEDİK, ONLAR KENDİ KENDİLERİNE ZULMETTİLER" DEDİ
-ZULÜM YAPANLARA YAKINLIK GÖSTERMEYİN Kİ, SİZE DE ATEŞ DOKUNMASIN
-GÜNDÜZÜN HER İKİ TARAFINDA VE GECENİN GÜNDÜZE YAKIN OLAN SAATLERİNDE NAMAZ KIL


           ALLAH, "BİZ ONLARA ZULMETMEDİK, ONLAR KENDİ KENDİLERİNE ZULMETTİLER" DEDİ:
           11. Hûd Sûresi 101. Âyet-i Kerîme(234. Sayfa):
           "101. Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Allah’ı bırakıp da taptıkları tanrılar, Rabbinin emri gelince kendilerine hiçbir fayda sağlayamadılar. Hasarlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramadılar."


           Allah'ın zâlim sıfatı yoktur. Hiç kimse, Allah zulmetti diyemez. Demeye de hakları yoktur. Bu nedenle, Âyet-i Kerîme'de belirtildiği üzere:

           “Onlar kendi kendilerine zulmettiler.” demektedir.

           Kur’an’da Cennet ve Cehennem hakkında çok fazla uyarı niteliğinde Âyet-i Kerîme vardır ki, bu kadar çok tekrarlanmasının hikmeti, bu Âyet’in ifade ettiği, insanların kendi kendilerine zulmettikleri, verilecek cezaları da hak ettiklerinin tekrarlanmasında ve “uyarmadı” denilemez seviyede fazlasıyla ikaz edilmelerinde, gizlidir. Bu kadar uyarıdan sonra, geçici dünya hırslarının bitirilmesi ile insanların kendi kendilerine zulmeder hale gelmemeleri için, bu uyarılar kesinlikle gereklidir.

           “Bizler ikaz edilseydik yanlış yollara sapmazdık” demelerinin önünün kesilmesi için, bu kadar fazla Âyet’le insanların uyarılmalarının gerekli olduğunu belirleyen Allah’tır. Sonsuz geleceği ve sonsuz geçmişi bir anda ihata edebilen Allah’ın bu uyarıları, gelecekten haber olması nedeniyle MÛCİZE uyarılardır. Diğer taraftan:

           ALLAH, "ANDOLSUN Kİ, CİNLERDEN VE İNSANLARDAN BİRÇOĞUNU CEHENNEM İÇİN YARATTIK" DEDİ:
           7. A’râf Sûresi 179. Âyet-i Kerîme(175. Sayfa):
           "179. Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir."

           Bu kadar uyarıdan sonra, geçici dünya hırslarının bitirilmesi ile insanların ve cinlerin, kendi kendilerine zulmeder hale gelmemeleri için, bu uyarılar kesinlikle gereklidir. Buna rağmen “…cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık…” diyen bu Âyet ile, Cehennem’i hakedenlerin çokluğu bildirilmekte;

           “…İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir." demek suretiyle ders alınmadığı, Allah’ın ipine sarılmadan yaşandığı bildirilmektedir.

           Âyet hükümlerine göre yaşantımızı düzenlememiz; her gün 40 rekât namazın her rekâtında tekrarladığımız, “doğru yola iletilme” hedefine ulaşmamız dileklerimle.

***

           ZULÜM YAPANLARA YAKINLIK GÖSTERMEYİN Kİ, SİZE DE ATEŞ DOKUNMASIN:
           11. Hûd Sûresi 113. Âyet- i Kerîme(235. Sayfa):
           "113. Ve zulüm yapanlara yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın. Allah’dan başka yardımcılarınız da yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz."


           Allah, zulüm yapanlara yakınlık gösterenlerin de ateşle imtihan edilmek üzere, Cehennem'e atılacaklarının hatırlatmasını, bu Âyet-i Kerîme ile yapmıştır.

           Zalime olur veren/ zalimi destekleyen kimselerin, zâlimin yaptığı zulümlerin günahından paylarını alacakları bu Âyet ile hatırlatılmaktadır. Hırsızlık suçu işleyen bir kimseye destek verenin de o hırsızlığın günahından bir paylarının mutlaka olacağının açıklaması bu Âyet ile sabittir. Ders alınması gereken ikinci bir husus, bu Âyet ile, Allah’ın hiçbir hatanın cezasız kalmayacağını bildirmesidir.

           Buradan hareketle, Mü’min’ler, hiç kimsenin suçlarına ortaklık edecek tavırlar içinde olmamalı, onların başkalarına yaptıkları zulüme destek vermemelidirler.

***

           GÜNDÜZÜN HER İKİ TARAFINDA VE GECENİN GÜNDÜZE YAKIN OLAN SAATLERİNDE NAMAZ KIL:
           11. Hûd Sûresi 114. Âyet-i Kerîme(235. Sayfa):
           "114. Gündüzün her iki tarafında ve gecenin saçaklarında (gündüze yakın olan saatlerinde) namaz kıl! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir öğüttür."


            Bu Âyet'de gündüzün her iki tarafında kılınması emredilen namazlardan biri, gün doğumuna yakın olan sabah namazı; diğeri ise, güneş batmadan önceki akşam namazıdır. Gecenin saçaklarında ifadesi için ise Mehmet Okuyan Meâl’inden:

          [Gündüzün iki bölümünde (öğle ve ikindi) ve gecenin de (gündüze) yakın bölümlerinde (akşam, yatsı ve sabah) namaz kıl!
  • Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri giderir.
  • Bu, (gerçeği) hatırlamak isteyenlere bir hatırla(t)madır.]

               Mehmet Okuyan açıklaması ise:

               [Bu ayet namazın beş vakit olduğunun en önemli delillerindendir. Ayetteki [tarafey(ni)] kelimesi [tesniye] (ikili çoğul) kalıbında olduğu için iki vakti içerirken, [zülef] kelimesi de [cemi] (en az üç olan çoğul) olduğu için en az üç vakti içermektedir. Namaz vakitleriyle ilgili mesajlar için bkz. Bakara 2:238; İsrâ 17:78; Tâhâ 20:130; Rûm 30:17-18; Kâf 50:39.,Benzer mesaj: Furkân 25:70.]

               En doğruyu bilen Allah' tır. 

               Bu bildirilen namazlar 1400 yıldır kılınan namazlar olup; bunların vakitleri hakkında birçok âlimler, bu namazların kılınması için fetva vermişlerdir ki, bu günlere gelindiğinde kıldığımız 5 vakit namazın tüm İslâm Âlemi'nde kılınmaları söz konusu olmuştur.

               Namaz vakitleri üzerine, bu ve bunun gibi birçok Âyet-i Kerîme bulunmaktadır. Bu vakitlerin ötesinde bir vakit ilâvesi/ çıkarılmasının söz konusu olmaması gerekir. Enâniyetler, bu Âyet'lerin üzerinde olamaz. Allah’ın bildirdiği namazlar üzerine namaz ilâveleri/ çıkarılmaları hiç kimsenin haddine değildir.

               Bilindiği üzere, vakitlerin çokluğundan/ ya da namaz vakitlerinin azaltılmasından bahsedebilen din âlimleri(!) çıkabilmektedir. Bu Âyet'ler çerçevesinde, vakitlerin çokluğundan bahsedilebilir mi? Âyet'ler ortadayken, bu vakitlere itiraz edilmesinin haklı bir mantığı olabilir mi? Zira "NAMAZ KIL" diyen ALLAH' tır.

               Namaz, Allah'ın, yeryüzünde tüm insanlığa verdiği nimetler karşılığında, yaratılmışlardan istediği bir haktır. Namaz insanlar üzerine bir borç olarak, Kur'ân-ı Kerîm vasıtasıyla bildirilmiştir. Bu nimetlerin karşılığının tarafımızca ödenmesi gerekir. Namaz kılmamanın zorunluluklar hâricinde, haklı bir sebebi olamaz.

               "Namaz dinin direğidir" denmesinin sebebi, her Mü'min'in üzerine Âyet'lerle farz kılınması neticesidir.

               Namaz kılmayı beden eğitimi sayan fakülteden arkadaşıma:

               “Allah'ın bizim namazımıza ihtiyacı yok, namaz kılmaya muhtaç olan bizleriz. Bu ibadete olan ihtiyacımızı kendimiz takdir edebilmeliyiz” demiştim.

               Fizik tedavi uzmanı bir doktor televizyonda, boyun sağlığı için, hareketler vermektedir. Söylediği söz, çok kişiye cevap olabilecek kadar güzeldir:

               "Başınızı öne eğip 10' a kadar sayın. Sağa ve sola eğerek 10' ar sayın. Aynen namaz kılanların selâm verdiği gibi" demişti.

               Evet, hesaplandığında her gün 5 vakitte, toplam 26 defa sağa ve sola başımızı çevirmekteyiz. Bu hareketlerin Allah'a faydası vardır diyebilecek bir kimse var mıdır? Elbette olamaz. Ancak bize faydası çok fazladır. Bunu rükua eğilip kalktığımızda ve secdeye varıp kalktığımızda yaptığımız hareketlerle birlikte günde 40 sefer eğilip, kalkmak; 80 sefer secdeye varıp, kalkmak suretiyle yaptığımız hareketleri "Allah namazı, bizlere faydası olsun diye farz kılmıştır" dersek, yanlış olur mu? Asla olmaz. Zira faydası yalnız bizedir ve en önemlisi de Allah'ın emrine itaatin yolu olması nedeniyle, Allah'ın farz kıldığı namazı, aksatmadan kılmamız, Müslüman olmamızın da gereğidir.

               Allah’ın nimetlerine karşı kullarından istediği namaz ibadetlerini yerine getirerek, insanlara sunduğu maddî ve manevî faydalarından istifade etmek dileklerimle.

               Saygılarımla. 07.05.2022 19:47

    ÖNEMLİ NOT:

               1-) KİTABIMIN FORMATI GEREĞİ:


               1- EZBERLEMEMİZ GEREKEN ÂYET' LERİ KISACA BAŞLANGIÇ CÜMLESİNE KIRMIZI FONTLA;
               2- ALTINA SÛRE NUMARASI, SÛRE ADI, ÂYET NUMARASI, HANGİ SAYFADA OLDUĞUNU MAVİ FONTLA;
               3- ÂYET MEÂLİNİ SİYAH FONTLA YAZMAKTAYIM.

               BU FORMAT, TEKRAR ETMELERİ BARINDIRSA DA, OKUMADA GERİ DÖNMELERİ ÖNLEME AÇISINDAN ZAMAN KAZANDIRACAĞI İÇİN, FAYDALI OLACAKTIR KANAATİNDEYİM.

               2-) KİTAPTAN DAHA FAZLA OKUYUCUYA ULAŞABİLECEĞİM İÇİN, SİTEMDE(www.koseyazilarinayorumlar.com), TÜM AÇIKLAMALI ÂYET’ LERİ SUNMAKTAYIM, İNŞALLAH!
« Son Düzenleme: Ağustos 27, 2024, 02:06:20 ÖS Gönderen: is »