Gönderen Konu: 78.Nebe'/31-32-33-34-35-36- CENNET EHLİNE VERİLECEK NİMETLER  (Okunma sayısı 4896 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 473
-CENNET EHLİNE VERİLECEK NİMETLER

           CENNET EHLİNE VERİLECEK NİMETLER:
           -BAHÇELER, BAĞLAR,
           -MEMELERİ TOMURCUKLANMIŞ YAŞIT KIZLAR,
           -DOPDOLU KADEHLER VAR.
           -CENNETTE NE BOŞ BİR SÖZ İŞİTİRLER,
           -NE DE BİR YALAN. BUNLAR RABB' İNDEN YETERLİ BİR BAĞIŞTIR:

           78. Nebe’ Sûresi (31.- 36.) Âyet- i Kerîmeler(584. Sayfa):
           "31. Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var."
           "32. Bahçeler var, bağlar var."
           "33. Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var."
           "34. Dopdolu kadehler var."
           "35. Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan."
           "36. (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir)."


           Nebe Sûresi Kıyametin gelişini haber veren bir Sûre' dir. Yeryüzünde Kıyamete inanmayanların sonuçta azaba uğrayacaklarını haber vermekte; inananlara ise, (31.- 34.) Âyetlerde verilecek nimetleri saymaktadır. Bu nimetler dünya hayatındaki gibi zevk ü safa sürülecek nimetler değildir.
Dolu kadehlerden kasıt bildiğimiz şarap kadehleri değildir. Cennet' te verilen nimetlerin dünya nimetleriyle kıyaslanması mümkün değildir. Zira orası, Allah' ın, dünya hayatında yaşarken, Âyet' lerinden dışarı çıkmamış; Cennet hayatını hak etmiş olanlara verdiği bir hediyedir. Burada boş bir söz işitilmediği gibi, dünyalık hayvanî hırs, heves ve istekler de bulunmaz. Aksini düşünmek için, insanın Allah' ı tanımaması, Allah' ın koyduğu kuralların neler olduğunu bilmemesi, Kur' ân' ın hükümlerinin tüm zamanlara hitab eden evrensel hükümler olduğunun idraki içerisinde olmaması gerekir. Ancak kimdir bu yanlış bilgiyi veren; yanlış değerlendirenler:

(suçlamıyorum. “HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”
39. Zümer Sûresi 9. Âyet- i Kerîme(460. Sayfa):
“9. Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?» Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.”

diyen Âyet' i hatırlatıyorum.)

           Câhil bırakılmış zavallılar mı desem; devamlı ters yöne çekmeyi âdet edinmiş kimseler mi desem; her sözden bir mânâ çıkarmaya çalışanlar mı desem. Bu kimseler tenkit etmekten başka bir şey yapmazlar. Ancak Âyet' leri verirken noksan da verirler. Örnek olarak aşağıda verdiğim, Âyet’ in tekrarlanması da olsa, buradaki konuya uygun düştüğü için, bilmeyen/ Âyet’ lerin tamamından haberdar olmayanlara güzel bir örnek olduğu için, tekrar kopyalıyorum:

           ALLAH VE RESULÜNE KARŞI SAVAŞANLAR İLE
YERYÜZÜNDE FESAT ÇIKARMAYA ÇALIŞANLARIN CEZALARI:

           [5. Maide Sûresi (33.- 34.) Âyet- i Kerîmeler(114. Sayfa):
           “33- Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.”
“34- Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tevbe edenler başka. Bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir”


           "...FESAT ÇIKARMAYA ÇALIŞANLARIN CEZALARI...":
           -Öldürülmeleri,
           -Asılmaları,
           -Ayak ve ellerinin çapraz kesilmesi,
           -Yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir.


           Bu Âyet' in cezâi müeyyideleri(yaptırımları), bunlar olmakla birlikte, Allah’ ın bağışlayıcılığı karşısında, bir inanmış kimse, en hafif cezaya meyleder. Zira Allah merhametiyle bu hafifletici hükmü de Âyet' ine koymuştur. Sürgün edilmelerini, daha uygun ceza olarak Âyet' inde belirtmiştir.

           Allah, bu hafifletilmiş ceza olan sürgün maddesini, neden koymuştur?

           Rahîm ve Rahman olan Allah' ın esirgeyiciliğinin ve bağışlayıcılığının, azâbından daha fazla olduğunu bildirmek için koymuştur.

           34. Âyet- i Kerîme’ de ise, "kendilerini yakalamanızdan önce tevbe etmeleri halinde", affa uğrayacaklarını bilmemiz, ona göre davranmamız gerekmektedir. Bu hüküm çerçevesinde Allah' ın bağışlayıcılığını kimse göz ardı edemez. Bu nedenle, en ağır ceza olan, el ve ayaklarının kesilmelerine, muttaki kullarından, hiç kimse hükmetmez, hükmedemez. Ağır olan cezayı değil; Allah' ın gösterdiği en hafif cezayı tercih eder. Bu insanlara olan merhamet hislerinin gereğidir. Bu Âyet' i tenkit edenler:

           "Bak Allah da el, ayak kesiyor. Vahşet değil mi bu" derler. 34. Âyet' i hiç okumazlar. Zira orada Allah' ın bağışlayıcılığı, Rahman ve Rahim sıfatı, öne çıkmaktadır. Bu Âyet' i okusalar; Allah' a vahşi sıfatını yakıştıramayacaklardır.]

           "ORADA NE BOŞ BİR SÖZ İŞİTİRLER, NE DE BİR YALAN."
           78. Nebe’ Sûresi (35.- 36.) Âyet- i Kerîmeler(584. Sayfa):
           "35. Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan."
           "36. (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir)."


           Takva sahiplerinin gittikleri yerde(burası elbette Cennet olacaktır), verilen nimetler, Rabb' lerinden bir bağış olarak verilmiştir.

           Allah' ın bağış olarak verdiği nimetlerin, insanların dünyevî arzu ve heveslerine uygun olan şeyler olduğunu kim söyleyebilir. Zira bağışı yapan Allah, nimet olarak verdikleri(31.32.33.34. Âyetlerde), bahçeler, bağlar, yaşıt kızlar, dopdolu kadehler ise; bunların dünyevî/ süfli istekler gibi olacağını düşünmek bile, "Allah' a teslimiyet dini olan İslâm' dan nasibini almamışlığa eşdeğerdir" desek yanlış mı söylemiş oluruz? Hayır. Yanlış değil. Sonra 35. Âyet' de ne diyor:

           Süflî dünyevî isteklerin ve yalanın olmadığı Âhiret hayatında, verilen bu nimetlerin, insanların yanlış anlamalarına meydan bırakacak nimetler olmadığını söyleyebiliriz. Zira Allah, süflî dünyevi isteklere cevap vermek üzere bu nimetleri vermiş olamaz. Hangi akıl ve iz' an sahibi kimse bunu düşünebilir ki.

           Tövbe kapıları kapanmadan tövbe ederek, iftira mahiyetinde sözlerle, Allah’ ın sözlerini çarpıtmamanız dileklerimle.

           Saygılarımla. 22.09.2023 00:31

           ÖNEMLİ NOT:           

NOT(1): KİTABIMIN FORMATI GEREĞİ:

            1- EZBERLEMEMİZ GEREKEN ÂYET' LERİ KISACA BAŞLANGIÇ CÜMLESİNE KIRMIZI FONTLA;
            2- ALTINA SÛRE NUMARASI, SÛRE ADI, ÂYET NUMARASI, HANGİ SAYFADA OLDUĞUNU MAVİ FONTLA;
           3- ÂYET MEÂLİNİ SİYAH FONTLA YAZMAKTAYIM.           

           BU FORMAT, TEKRAR ETMELERİ BARINDIRSA DA, OKUMADA GERİ DÖNMELERİ ÖNLEME AÇISINDAN ZAMAN KAZANDIRACAĞI İÇİN, FAYDALI OLACAKTIR KANAATİNDEYİM.


NOT(2):  KİTAPTAN DAHA FAZLA OKUYUCUYA ULAŞABİLECEĞİM İÇİN, SİTEMDE(www.koseyazilarinayorumlar.com), TÜM AÇIKLAMALI ÂYET’ LERİ SUNMAKTAYIM, İNŞALLAH!
« Son Düzenleme: Ekim 12, 2023, 12:29:01 ÖÖ Gönderen: is »