GENÇLERLE SOHBET(9)- DOST/ DOSTLUK
Sevgili Gençler,
Aşağıda tırnak içerisinde belirtmiş olduğum satırlar, bir meslektaşımın gayretli çabalarının boşa gitmemesi için(çeşitli zamanlarda, arkadaşıma yapılan yanlışları gördüğüm ve kendisinin emeklerinin boşa gitmesine üzüldüğüm için), ikazını(uyarılmasını) vicdanî bir borç kabul ederek, tavsiye niteliğinde, kendisine göndermiş olduğum mail’ imin aşağıya aktarılmış satırlardır.
Yaşantınız içerisinde, siz gençlerin de başına gelebilecek olan, arkadaşımın başından geçmiş bu tür olayların, benzerini sizlerin yaşamaması için, okumanız ve yaşantınızda, bulunabilecek bu tür insanlara karşı uyanık olmanızda fayda olduğu kanaatim ile yazıyorum. Ders almak, sizlerin, bu satırları yaşantınıza uygulayabilme kabiliyetinize bağlı olduğunu unutmayınız lütfen!
“Sevgili Arkadaşım,
Gayretlerinizle bir yerlere gelmek istemeniz çok olumlu bir hareket tarzıdır. Bu hareketleriniz, pozitif düşünce kapsamında, güzel hareketlerin/ gayretli hareketlerin başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Ancak, gayretlerinizin istismarı konusunu dikkate almadan hareket etmeniz, size zarardan başka bir şey getirmemektedir.
Bir teknik eleman olarak bilginizi, tecrübenizi pazarlama durumundasınız. Bir takım iş bilmez, hak, hukuk tanımaz, insan haklarından habersiz kimselerle devamlı karşılaşacağınızı dikkate alınız lütfen! Aksi takdirde, geçmişte yaşadıklarınız gibi, boşa kürek çekmiş olacaksınız. Bunu da böylece biliniz!
Bir zamanların Cinliören Köyü Muhtarının "Para tunca döndü; insan pice döndü" ifadesiyle somutlaştırdığı, insanların bozulmasının âşikâr ortaya çıktığını belirten bu sözü ile, "paranın tunca dönmesi" ile birlikte, burada sözünü ettiğimiz bir kısım insanların, "piç" e döndüklerini kastetmişlerdir. Bunu biliniz! Ona göre hareket ediniz!
Dostluklar törpülenmiş; menfaatlerin ön plana çıkmasıyla birlikte, maddî menfaatler öne çıkmış; insanlar hak, hukuk tanımaz hale gelmiş; güzelliklerden çok çirkinliklerin görülmesi hâdise- i âdiyeden(sıradan olaylardan) oldukları yaşanır olmuştur. Bu yanlışların altında, dostlukların ezilmiş olduğunu görmek, normal halden sayılmaktadır.
İnsanlara güvenmek güzeldir. Ancak her insana güvenilmeyeceğinin bilinmesi gerekir. Dost bildiğiniz insanların üç kuruşluk dünya menfaati için, diğer insanları/ daha doğru ifadeyle dostlarını satabildiklerini görmek, belki de zamanın getirdiği yanlışlar manzumesinden(yanlış hareketler topluluğundan) olsa gerektir.
Siz itimat ederek, dost bildiklerinize güvenerek işe başladığınız takdirde, baştan kaybetmeniz zorunlu hale gelmiş/ kazık yemeyi hak etmeye başlamışsınız demektir. Kazık yemenin asıl acı tarafı, belki de, yanlış hareketlerin, sizin insan olarak/ akraba olarak/ arkadaş olarak/ ideolojik yakınlık olarak/ fikrî yakınlık olarak dost dediğiniz kimselerden gelmesidir. İdeolojik saplantılarınızla dost bildiklerinizin, bıyık altından sizin ideal boyutta olan düşüncelerinize ters düşecek davranışlarını, sağlam bir gözlemle tespit edip gördükçe, nefret duygusuyla sarsılacağınızı bilerek işe başlayınız. Zira insanların zihinlerinde menfaatler öne çıktıkça; kendilerini "akıllı", diğer kimseleri "aptal" zanneden kimseler çoğalmaya başlayacaktır.
"Ben işimi bilirim" ifâdesi ile hareket edenler, üç kuruşluk dünya menfaati için, çevrelerine bilerek veya bilmeyerek verdikleri zararların farkına bile varamayacaklardır. Onlar için insanları/ kendilerine yakınlık gösterdikleri kimseleri, ufak menfaatlerle/ ufak ikramlarla
(bu menfaatler/ ikramlar her tür insani duygulara hitap eden/ çekici gelen her şey olabilir. Mal/ para/ ideolojik sloganlar/ hedef gösterilen yanlış değerlendirmeler/ içki/ oyunlar/ kumar/ kadınlar/ insanlara zevk veren her şey olabilir.)
avuçlarının içine aldıklarını görmeleri bu tür kimselere yetmektedir. Zaaflarını bildikleri kimselerin zaaflarından faydalanmaları, onlar için, "iş bilme"/ "gemisini yürütme"/ her hangi bir zaaf maddesiyle, "karşısındaki kimsenin ciğerini okuma" olarak değerlendirmedir. Siz de bu yanlışların bilincine varınız lütfen!
Bu tür insanların zaaflarından faydalanmak isteyenlerin, farkına varamadıkları tek şey, zaaflarının ne olduğunu bilenler için/ zaaflarına yenilmeden bu tür yanlışlara düşmekten kurtulanlar için, geçerli değildir.
Ancak kaç kişi zaaflarına yenik düşmez? Kaç kişi zaaflarından faydalanmak isteyenlere, zaaflarına yenik düşmedikleri için, karşı koyma gücünü, kendilerinde hissedebilir?
Karşılaştığınız kimseler, üç kuruşluk ikramlarla sizin danışmanlık bilgilerinize, türlü bahanelerle ve ufak menfaatlerle sahip olmak isterler. Olurlar da. Zira siz o gözle bakmazsınız. Bu kimseler sevdiğinizi zannettiğiniz kimselerdir. Size yakın duran kimselerdir. Ağızlarını doldurarak, sizinle dostluklarını her fırsatta haykıran, bunu gözünüze baka baka/ gözünüze sokarcasına/ kulağınıza fısıldarcasına her fırsatta belirten, bu şekilde de sizi tesiri altına alan kimselerdir. Yeni işlerinde de açacağı dostluk elini tutacağınızı bilmektedirler. Yapınızdaki heyecan dolu, atak davranışlarınızın neticesinde sizin her seferinde kandırılabilir olmanıza dayanarak, size, tekrar tekrar aynı hataları yaptırabileceklerini bilmektedirler. Çoğunlukla da, siz bunları bilmezseniz, istediklerini yaptırmaktadırlar da. Zaafı olanlar bunların farkına varamayabilirler.
Akıllı davranıp, her ne şart altında olursa olsun, hataya düşmeyiniz. Elinizdeki imkânların devri konusunda, alamayacağınız maddî menfaatleri, işin başında almayı, kendinize düstur edininiz. Emeğinizin karşılığını bulamayacağınız bir işe girerek emeklerinizi boşa çıkartmayınız lütfen! Yoksa her seferinde olduğu gibi boşa kürek çekmeniz kaçınılmaz olacaktır.
Bu sözlerimin, bir büyüğünüzün tavsiyesi olduğunu unutmayınız!”
Saygılarımla... 23.11.2010- 01:23