HERKES SANATKÂR OLABİLİR Mİ?
Elbette herkes, yaptığı işe göre, sanatkâr kategorisine girmeye hak kazanabilir. Sanatkârlar sadece belli sanatları yapan kimseler değildir. Bir işi yaparken, o işin gereğini yerine getiren herkes "sanatçı" ünvanına hak kazanır. Sanatkârlar sanatlarını icra ederken, sanatlarının gereğini toplumun isteklerine göre/ genel kanun kaidelere göre/ genel ahlâka göre icra ederler. Sanatlarının gereğine göre sanat icra etmeyen kimselere sanatkâr denilemez. Olsa olsa, o sanatı istismar eden kimseler olarak değerlendirilirler.
Öğretmenler birer sanatkârdır. Sanatlarının asıl muhatabı gençlerimiz, çocuklarımızdır. Öğretmenlerimiz, usta bir heykeltıraş gibi, bir bina kuran mimar gibi, gençlerimizin, çocuklarımızın bilgi dünyalarını, sosyal yaşantıda kazanacakları yeri belirlemede en önde gelen sanatkârlardır. Bu öğretmen ordusuna eğitmenler, öğretmenler denir. Sanatkârlığın zirvesindedirler.
Elbette görevlerini lâyıkı ile yapanlaradır bu sözlerimiz. Bütün öğretmenlerimizin faydalı olabilmeleri için, devlet okullarında ki başarılarına göre ücret belirlemesi yapılarak, çok mükemmel görev yapan öğretmenlerimizin haklarının kendilerine verilebilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, gitgide öğretmenlerin kalitesi düşecek; eğitim ordusu, "boş vermişler ordusu" haline dönüşecektir.
Öğretmenlerin, kesinlikle, "PERFORMANSLARINA GÖRE ÜCRET SİSTEMİ" ne geçirilmeleri gerekir. Aksi takdirde, kendini öğrencilerine adayan öğretmenler ile, "lâf olsun zaman dolsun" tarzında görev yapan öğretmenlerin, aynı kefeye konulmaları; kalitesizliğin her geçen gün artarak, eğitim- öğretimimizin kalitesizleşmesine sebep olabileceklerinin unutulmaması gerekmektedir.
" PERFORMANSLARINA GÖRE ÜCRET SİSTEMİ" nin tatbikata geçirilmesi/ hayatiyet kazandırılması zor bir şey midir? Hayır. Gayet kolaydır.
Zorluk neresindedir bu sistemin? Zorluk bu sistemi ülkemize kazandırmak isteyen beyinlerin/ devlet adamlarının karar vermelerinin, en kısa zamanda olmasının, gerekliliğidir.
Sözlerle her şey yapılabilir. Söz verilir. Arkası gelmez. Arkadaşlar arasında, "lâfla peynir gemisi yürümez" derdik, çocukken, gerçekten lâfla hiçbir şey yapılmıyor. Yapılamıyor. Tatbikata geçilmeden işler yerine oturtulamıyor. Bu nedenle Millî Eğitim Bakanlığı' nın öncelikle bu sistemi uygulama kararını vermesi gerekir. Gerisi "çorap söküğü" gibi gelir. Bu sistem faydalı olabileceği için, tercih edilmesi gereken bir sistem olarak düşünülmelidir.
Hiç kimse, kanun/ kaidelerin zorlaması olmadan mükemmele ulaşmak için gayret sarf etmez. Elbette mükemmeli bulmuş, kendini eğitim/ öğretime adamış öğretmenlerimiz, istisna da olsa, çıkabilir. Bunlar gazetelerde, televizyonlarda gündeme getirilirler. Zira bu tür fedakârlığı şiar edinmiş öğretmenlerimiz istisna olarak, çok az da olsa, çıkabilir. Sadece kendi gayretleriyle, birçok genci spora, sanata hazırlamak için imkânlarını zorlamış öğretmenlere, az da olsa, rastlamaktayız. Bu öğretmenlerin gayretleriyle, bir çok gencimiz çeşitli sanatlara ısınmış olarak, yaşantılarında, edindikleri bu sanatlarının semeresini toplayabilmekte, maddî, manevî faydalar elde edebilmektedirler.
Sanatkâr olmak, sanat aşkının o kimselere aşılanmasıyla mümkündür. Bunu başaran genç sanatkârlarımıza, bunlara sanat sevgisini aşılayan eğitimci kadrolarına şükran borçluyuz.
Sanatkârlarımızın artması için fırsat verilecek o kadar çok gencimiz vardır ki, devlet adamlarımıza, "hodri meydan" diyorum ve ilâve ediyorum:
GENÇLERİN SANATA YÖNELEBİLMELERİ İÇİN, İMKÂNLARI ÖNLERİNE SERMEK SİZ BÜYÜKLERİNİN GÖREVİDİR. MİLLETİNİZE OLAN VEFA BORCUNUZUN ÖDENMESİ İÇİN FIRSATTIR. Diyorum.
Nice sanatkârların yetiştirilmesi için devlet imkânlarının seferber edilmesi dileklerimle.
Saygılarımla. 08.11.2020 13:40