“BAL TUTAN PARMAĞINI YALAR” YANLIŞI
Bir kimse şu soruyu size sorsa:
“Bal tutan, parmağını yalar” diyerek parmak yalayanların durumunu değerlendirebilir misiniz? Bu soruyu, mutlak doğru olarak kabul ederek; hiçbir mantık süzgecinden geçirmeden, çoğunluğumuz, doğru bir söz olarak kabul ederiz. Hiçbir mantık yanıltması olduğu üzerinde durmayız. Zira çok uzun zamanlardan kalma bir güzel söz/ atasözü olduğu kabul edildiğinden, hiç kimse, bu cümlede anlatılmak istenilen konuyu, mantık süzgecinden geçirme ihtiyacını hissetmezler. Bu nedenle “bal yerken parmağınıza bal bulaşsa parmağınızı yalar mısınız?” sorusunu sormak da, yanlış bir ifade olsa gerektir. Zira bal yerken kimin parmağına bal bulaşsa, balı mutlaka yalar. Bir de, balı yalayacak olan, emek verip, hasat zamanına ulaşmış olan balcı ise, hiç israf etmek istemez; mutlaka parmağını yalar.
Ancak sorunun sorulma şekli, halk dilinde dolaştığı şekli ile yapılmamalıydı:
“Bal tutan parmağını yalar sözü doğru mudur?” şeklinde olmalıydı. Evet! Bal tutan parmağını yalar sözü yanlıştır. Bu sözün doğrusunu, gerçeğe daha uygun bulduğum şekli ile yazıyorum:
“Bal tutan, balcı, parmağını yalar.”
Birinci soruda, bal tutan herkesin parmağını yalaması gündemdeyken; ikinci soruda, balcının parmağını yalaması söz konusudur. Zira genel olarak kovanlarla, arılarla, ballarla uğraşanlar balcılardır. Emek verenler balcılar olduğuna göre, parmaklarını yalayanların da balcılar
olması, onların en tabii haklarıdır. Emeklerinin karşılığı olan balı yalamak da bu kimselere düşer. Hal böyle iken, her önüne gelen, ben de parmağımı yalayacağım diyebilir mi? Elbette diyemezler. Zira arıcılıkla uğraşmayan, arıların cefalarını çekmeyenler, sefalarını da sürmek üzere bal yalayamazlar.
Kangrenleşmiş bir cümle olduğunu ömür boyu tespit ettiğim bu yanlışlığı, kul hakkı bilmeyen, hak- hukuk tanımayan, ben de parmağımı yalarım diyerek, hiçbir emek vermeden parmak yalayanları bu millet hep gördü. Ancak, neden parmak yalıyorsun diye sormadı. Sordurulmadı. Elinde imkânı olan her meslek grubu, imkânlarını son damlasına kadar, parmak yalamak üzere kullandılar. Nasıl oldu anlatalım. Dağ, dere, tepe gezerek bir maaş hak etmeye çalışanların yanında, mesleklerinin/ meslek gruplarının, masa başında oturanlarına bile, imkânlarını zorlayarak/ fırsatçılıkla, yükselttikleri, 2/ 3/ 4 maaş verilerek sosyal adaleti zedeleyen kuruluşlar/ müesseseler/ daireler, hangi hakla parmak yalamak üzere, fazlası ile bu maaşları yiyebildiler? Hiç mi akıl süzgecinden geçirmediler? Huzurlu olduklarını söyleyebilirler mi? Zira bu kadar uçurumlarla sosyal adaleti zedeleyen bürokrasinin üst düzey yöneticileri, gönül hoşluğu ile âhirete intikal edebilecekler midir? Asla ayakları onları âhirete götürmemek için direneceklerdir. Ancak, son pişmanlık fayda vermeyecek; mutlaka hesaba çekileceklerdir.
Bu günlerde, birçok parmak yalayanlar türemiştir. Bunlar “bal tuttuk” diyerek durmadan parmak yalamaya kalkarlar. Herkesin parmak yaladığı bir cemiyet haline gelmeye başladık. Maaşlarının hakkını veremezken, bal tuttuk bahanesi ile durmadan parmak yalamalarının, maaşlarının ötesinde/ doğru ifade ile hakettikleri maaşlarının ötesinde, parmak yalamalarının, artık, bitirilmesi gerekmektedir. Zira parmak yalamanın sınırı yoktur. Açgözlüler, deveyi hamutu ile yutarlar da, yine doyamadıklarını ifade ederler. Parmak yalama haklarının olduğunu zannederek yaladıkları balların başkalarının hakları olduğunun bilincine ulaştırılması için ıslahat düzeyinde düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Doymayan herkesin gözlerinin doyacağı güne hazır olmaları için gönül gözlerinin açılması dileklerimle.
Saygılarımla…12.01.2001
ETİKETLER: Bal tutan balcılardır. Herkes bal tutuyorum diye haklılık sevdasına düşer mi? Rüşvetin başlangıcı bal tutmak olabilir mi?
Haksız kazancın temeline bal tutma konulabilir mi? Maaş ötesinde parmak yalanabilir mi?