Köşe Yazılarına Yorumlar

Köşe Yazıları => Atasözlerimiz => Konuyu başlatan: is - Mart 21, 2015, 05:43:15 ÖS

Başlık: ATASÖZLERİMİZ/ VECİZELER/ GÜZEL SÖZLER/ TEKERLEMELER(5)
Gönderen: is - Mart 21, 2015, 05:43:15 ÖS
ATASÖZLERİMİZ/ VECİZELER/ GÜZEL SÖZLER/ TEKERLEMELER(5)

İSRAF ETMEDEN YAŞAMAK

           Rahmetlik babamın söylediği iki mısralık güzel sözlerden biri aşağıdadır. Bu sözün ifade ettiği anlamın ne olduğu çok açıktır. 1 akçe ile alınamayacak bir malın, 1000 akçeye kavuşulduğunda alınabileceğini ifade eder. Herkes tarafından bilinmektedir ki, aşağıya aldığım söz, imkânlar ölçüsünde alışveriş yapmanın, herkes için, gerekli bir ekonomi kuralı niteliğinde olduğunu göstermektedir.

Deve var 1 akçeye, alamam oğlum.
Deve var 1000 akçeye, alırım oğlum.
           

           Kazançlarımızın sarf edilmesi konusunda, herkesin yapısı tamamen birbirinden farklılıklar arz eder. Bir kısım insanlar kazançlarının bir emek karşılığında kazanıldığını, bunun için de çok gayret sarf etmeleri gerektiğini bilirler. Kazançlarının sınırları bellidir. Harcamalarının sınırlarını da, bu miktarlar civarında tutmaya çalışırlar. "Ayaklarını yorganlarına göre uzatmak" için, bir kısım isteklerinden vazgeçerler ya da daha sonraki bir tarihte almak üzere, plânlamalar yaparlar.

           Bir kısım insanlar da, kazandıkları maaş/ ücretleri, belli/ sınırlı miktarlarda olduğu halde, sanki sınırsız kazanıyormuş gibi alım yapmaya/ harcamaya devam ederler. İşte bu insanlar için söylenmiş olan bu sözler; uyanmaları ve bu sözlerden hayatlarını düzenleyecek bazı dersler çıkarmaları içindir. Elde mevcut paranın azlığı durumunda 1 akçeye bile mal alımı yapılamayacağı söylenir. Bu ifade aklı başında bir kimse için alarm zili anlamına gelir. Demek ki, benim imkânlarım bu kadarmış, fazla harcama şansım yok demelerinin, kendi yaşantılarını düzenlemeleri için, bir uyarı mahiyetinde olduğu bilinmelidir. Netice itibariyle bu sözler insanlara, uyarılara kulak vermeleri için, söylenmiş sözlerdir.

           Bu güzel sözde, kazancın arttığı durumlarda ise, 1000 akçe değerindeki bir malın alımının dahi, kolaylıkla yapılabilecek duruma gelindiğinin belirtilmiş olmasıdır. Bu durumda, harcanacak fazla paranın önemi de olmayacaktır. İnsanların kazançlarının sınırlarını bilmesi güzel bir huydur. İnsanlar arasında, bu günlerde gördüğümüz, duyduğumuz örneklerden hareketle, bu işin o kadar da kolay olmadığı; tüketim toplumu haline getirilen cemiyetimizde, milyarlarca TL. lik kredi kartları harcamalarının insanların canlarını yakar hale geldiği bilinmektedir. Bu güzel sözlerde, harcamalarını frenleyemeyen kimselere, hayatlarının zehir olacağını; huzursuz bir yaşama adım attıkları gerçeğini görerek tedbir almaları için, kazançlarına göre harcama yapmaları için uyarılmalarını ifade eder.

           Bu günlerde gündemde olan, kazançlarından fazla harcama yapan gençlerin sebep olduğu, ailevî huzursuzluklar, inanılmaz boyutlara ulaşmış durumdadır. Bu nedenle bu iki satırlık sözün değeri bir fazla anlaşılmaktadır. Sağlıklı harcamalara ve isteklerin imkânlarımız ölçüsünde karşılanması için, durumumuza göz atmamıza vesile olması dileğimle.

           Saygılarımla... 21.03.2015 23:00

*-*-*-

Tasarruf etmek suretiyle kendinize borç verin.

           O kadar güzel bir tavsiye; o kadar güzel bir ikaz cümlesi ki, bu cümleyi takvim yaprağının arkasında okuduğumda, dondum kaldım. Yazan kimse hatırımda değil. İnşaallah bulduğumda ilâve edeceğim. Bu cümle insanlarımıza bir hazine bağışlamış kadar kıymetli bir cümledir.

           Geçtiğimiz günlerde 734.000 kişinin kredi kartları borçları/ aldıkları ihtiyaç kredileri nedeniyle hukukî tâkipte oldukları gazetelerde ve televizyonlarda gündeme getirildi.

           Aman Allahım! Ne korkunç bir toplumsal felâket. Ne büyük bir yıkım. Her memleketi zorlayan, borç batağında olan insanların durumları, bu rakamlar çerçevesinde, ülkemizi de zorlamaya başladı demektir. 150 yıllık ABD bankaları battı. Morgage sistemi ile ev almaya kalkanların nasıl bir batakta boğuldukları, bu vesile ile ABD’ de ortaya çıktı; gözler önüne serildi.

           Memleketimizde tâkipte olan borçluların, borçlarının büyüklüğü, aynı durumun memleketimiz için de kaçınılmaz olduğu görüntüsünü vermektedir. Bu millet bu işin vahametinin farkına varamamış ki, 734.000 kişi, borç batağında, yasal tâkibe takılmışlardır. Yaşamın zâlim dişlileri arasında ezildiklerinin görüntüsünü vermesi açısından, televizyonlarımızda bu borç batağına dikkat çekilmesi, önem arz eder. Borçsuz yaşam için tedbir alınması, ömrümüzün bundan sonraki günlerinde, huzurlu yaşam için gereklidir.

           Yaşam tarzımız değişti. Yaşama standartlarımız üst seviyelere çıktı. Bununla birlikte, bu yüksek standartlardaki yaşam tarzına ayak uydurmamız konusunda tedbir alamadığımızı, yasal takipteki borç karşısında tedbirleri bilemediğimiz için bu sıkıntılara düştüğümüzü söyleyebiliriz.

           Elbette verilen aylık/ ücretlerin azlığından konu açılabilir. Bu konulara girmeden, herkesin belli sınırlar içerisinde olan, elde mevcut gelirlerini harcamaları esnasında, yukarıda açıklanan güzel söz çerçevesinde, yapılması gerekenlerin açıklanması gerektiğine inanıyorum.

           İnsanların, yaşantılarında, tasarruf tedbirlerini nazarı itibara almadan, nasıl pervasızca para harcadıklarını, her alışveriş merkezinde/ mağazalarda görebilmekteyiz. Fiyat sormadan alım yapanlar, tasarruf etmeden, bol keseden harcama yaparak yaşayanlar tasarrufa yönelmeyeceklerdir. Zira harcadıkları genel olarak kolay kazanılmış paralardır. Nereden geldiğini bilmeden harcama yapan çok insanı, çevremizde görebiliriz. Bizim güzel sözümüzün muhatabı, kimsenin minneti altında kalmadan, kendi çabamızla ve zorluklarla kazandığımız paraları harcarken alacağımız tedbirleri öngörmektedir. Bu tedbirlerin başında tasarruf gelmekte olup; tasarruf eden kimsenin, tasarruf ettiği miktar kadar kendisinden borç aldığı anlamı çıkar ki, en güzel yaşama tarzı bu olsa gerektir. Hesaplayınız lütfen!

           Bu güzel söz çerçevesinde bir örnek ile, durumu, gözle görülür hâle getirelim:

           Günlük tüm harcamalarınızda tasarruf olsun diye, harcamadığınız mal/ paraları, bir kenara para olarak koyduğunuzda, bu paraların, bir müddet sonra, dağlar gibi büyüdüğünü göreceksiniz. Biriken bu miktar, kendinize verilmiş olan bir borç kaynağı değil midir? Minnet etmeden, istediğiniz gibi, korkmadan harcayabileceğiniz bir meblağ. Güle güle harcayınız.

           Duyduğumuz harcama tiplerinden birini açıklayayım. Her gün çocuğuna 10 adet yumurtayı yağda pişirip yediren bir aile düşününüz.

(Bu yaşanmış, gerçek bir hayat hikâyesidir. Kabul ediniz lütfen! Bu kadar yumurta yedirilen bir çocuğun hikâyesini dinlediğim için yazıyorum. Başlıkta verilen güzel söz çerçevesinde matematik hesabını yapalım. Bunun gibi, gün içerisinde yapacağımız tüm harcamalarda da bu tür tasarruflarla elde edilecek meblağların kendimiz tarafından, yine kendimize borç verildiğini düşünelim.)

Bir insanın, dengeli beslenmede, diyetinde bulunması gereken yumurta miktarının, günde bir adet olduğunu varsayalım. Arada 9 yumurta fazlası vardır. Her ne kadar 10 yumurta devamlı yenilemez ise de, gerçek hayatta, ay' da bir kaç sefer 10 yumurta yedirilen bir çocuğun durumunu 30 gün yedirilmiş gibi(tasarrufun anlaşılması açısından mübalağalı bir şekilde ele alıyorum), farz ettiğimizde, 270 yumurta bir aylık tasarruftur. Bir ayda 270 yumurta bedeli, kendisine, tasarruf etmesi nedeniyle aldığı borç olarak dönen miktardır. Hayatın tüm harcamalarında bu tasarrufa uyulması durumunda, insanın sıkıntısını giderecek kadar miktarda tasarruflar yapılabileceğini hesaplayabiliriz. Bu sözümüzün ispatı da, kazancı ne kadar düşük olursa olsun, ayağını yorganına göre uzatmak suretiyle, her insanın tasarrufa riayet etmesi sonucu kazanç hanesine yazılabilecek, israf edilmemiş meblağların biriktirilebileceğini herkesin bilmesi gerekir. Gün içerisinde yapacağımız çeşitli harcamalarımızda, tasarrufla elde edebileceğimiz meblağların boyutları, toplu halde düşünüldüğünde, azımsanamayacak kadar büyük miktarlara ulaşabilecektir.

           Hayata, tasarrufla, sağlam temeller üzerinde tutunabilmemiz dileği ile.

           Saygılarımla... 16.08.2015 09:12

*-*-*-

“Sen seni bil, sen seni.
Sen seni bilmez isen, patlatırlar enseni.”

           Bu tekerlemenin gerçekliğini yaşantımız içerisinde görebilmekteyiz. Kendini bilmezlere herkes, her zaman bu tavsiyeyi yaparlar. Bu tavsiyenin altında yatan gerçek, kendini bilmezlerin yaptıkları hatâların çevreye, diğer insanlara, tüm canlılara zarar verdiğinin bilincinde olunduğunun bilinmesini, kendini bilmezlere ihtar mâhiyetindedir.

           Yapılabilecek işlerin en zor olanlarından biri, kendini bilmek/ kendini sorgulamaktır. Her insan kendini bilmek zorundadır. Ancak kaide bu olsa da, istisnaları da çok olmak üzere, insanların bir kısmı kendilerini bilmedikleri gibi, bilmek için gayret de sarf etmemektedirler. Zira, insanın kendini bilmesi bir meziyettir; yaşanması gereken bir güzelliktir.

           Kendini sorgulamayı bilen bir kimse, yaptığı hatâların neler olduğunu anlayabilme ve bu hatâlarını düzeltme imkânına sahip olabilir. Bu çerçevede insanların kendilerini bilmek üzere, yaptıklarının bilincinde olmaları gibi bir güzelliği edinmeleri gerekir. Bunun için de, yaşantılarında yaptıklarını sorgulamaları, günlük faaliyetlerinin muhasebesini gece yataklarına yattıklarında yapmaları gerekir.

           Kendimizi sorgulayabilme kabiliyetimizin gelişmesi/ geliştirilmesi tememnnilerimle.

           Saygılarımla... 16.08.2015 19:00

DEVAMI ATASÖZLERİMİZ/ VECİZELER/ GÜZEL SÖZLER/ TEKERLEMELER(6) DADIR.

           ETİKETLER: Tasarruflu yaşamak, İsraf etmeden yaşamak, Ayağını yorganına göre uzatmak, Har vurup harman savurmak