Sabit Konular > KUR'AN ÂYETLERİ(007)

16.Nahl/8- ALLAH, ŞU ANDA BİLEMEYECEĞİNİZ DAHA NİCE ŞEYLER YARATACAKTIR

(1/1)

is:
ALLAH, ŞU ANDA BİLEMEYECEĞİNİZ DAHA NİCE ŞEYLER YARATACAKTIR

           ALLAH, ŞU ANDA BİLEMEYECEĞİNİZ DAHA NİCE ŞEYLER YARATACAKTIR:
           16. Nahl Sûresi 8. Âyet- i Kerîme(269. Sayfa):
           “8. Hem kendilerine binesiniz, hem de zinet olsun diye atları, katırları, ve merkepleri yarattı. Ve şu anda bilemeyeceğiniz daha nice şeyler yaratacak.”

           Geleceğin ve geçmişin sahibi Allah’ ın bu Âyet’ de, “…Ve şu anda bilemeyeceğiniz daha nice şeyler yaratacak.” ifadesi karşısında, bir kısım insanlar:

           “Bu Âyet’ in, insanların gelecekte bulacakları icatları bildirdiğini mi kastetmektedir" diyebilirler. Bu Âyet- i Kerîme' nin, bir MÛCİZE' ler dizisini haber verdiğini, anlamamak mümkün değildir. Allah' ın,"daha nice şeyler yaratacak" sözü, gelecekte yaratılacak şeylerin/ buluşların habercisidir.

           Burada bilinmesi gereken, buluşların Allah' ın izni ile olacağının anlatımıdır.

           İnananlar için, “Allah’ ın izni olmadan yaprak kıpırdamaz” Âyet’ inin ifade ettiği anlama bağlı olarak; ilim adamlarının yaptıkları çalışmalarının tamamında, Allah’ ın müsaadesinin olduğu kabul edilmelidir. Allah’ ın izni olmadan hiçbir kimse, hiçbir hareketi/ çalışmayı/ ilmî gelişmeyi sağlayamaz. Buna itirazlar olacaktır.

           Ancak iman etmiş olanların bu düşünceleri de, kendilerine hürmet edilmesi gerektiğinin hatırlatılması açısından, önemlidir. İnanmayanların düşüncelerine saygı gösterildiği gibi, inananların düşüncelerine de saygı gösterilmesi gerekir.

           İman etmek, aklımızdan çıkarılmaması gereken bir konu olup:

           GÖRÜNMEDİĞİ HALDE ALLAH’ TAN KORKAN VE İNANAN KİMSE, İMAN ETMİŞ DEMEKTİR:
           36. Yâsin Sûresi 11. Âyet- i Kerîme(441. Sayfa):
           “11. Sen ancak Kur’ân’a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah’tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.”

           Bu Âyet- i Kerîme, Allah' ın varlığına ve birliğine inanmanın, "İMAN ETMEK" olduğunu, açıklamamız gerektiğini, bizlere hatırlatır.

           Bu açıklama inananlar içindir. İnanmayanlara bu yazdıklarımız, bir şey ifade etmeyebilir. Bizler, inananlar için Kur' ân- ı Kerîm' in hakikatlerini yazmaktayız.

           Bu kimseler, "din işleri ilmî işlere karıştırılamaz" diyeceklerdir. Haklıdırlar. Burada, öncelikle, inanmış olmakla, din işleri ile dünya işlerinin karşılaştırılması diye bir hususun olmadığının bilinmesi gerekir. Birçok bilim adamı, gerçekte Allah' a inanmakta, ilimlerini de yapabilmektedirler. Dini yaşamak başka şeydir; din ile ilmi karıştırmak başka şeydir. İnanmayanlara "inanacaksın" diye zorlayan bir Peygamberi, Allah, yeryüzüne göndermemiştir. Allah Peygamberi Muhammed(S.A.V.)’ e:

           "Sen ancak tebliğcisin, senin görevin tebliğden ibarettir" demiştir.

           İnsanlık yaratılışından bu yana ölümsüzlüğü bulmak için çalışmaktadır. Yapabildikleri bir miktar zaman kazanmadan, yaşam standardını iyileştirmeden öteye gidememektedir. Yine bir Âyet- i Kerîme:

           HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR:
           3. Âl- i İmran Sûresi 185. Âyet- i Kerîme(75. Sayfa):
           “185- Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka bir şey değildir.”

der. Bunun karşısında, ilim ne kadar ölümsüzlüğü bulacağım dese de, inananların imanları gereği Âyet’ lere olan itimatları neticesinde, diyebilirler ki:

           "İlim ne kadar ileri giderse gitsin; ne bir canlı yaratma yetkisine, ne de bir canlıyı ölümsüz kılma yetkisine sahip olabilecektir." Olamaz. İmanımızın gereği olduğu için bu kanaate varıyor ve diyoruz ki:

"Yaratma, yalnız Allah’ a mahsustur."
"Hiç kimse ölümsüz değildir. Her canlı ölümü tadacaktır."

           Buraya ilâve etmemde mahsur yok. “Ve şu anda bilemeyeceğiniz daha nice şeyler yaratacak.” Âyet' ini desteklediği için, bu MÛCİZE Âyet- i Kerîme' yi tekrar yazmış olsam da, bu satırlara eklemek ihtiyacını hissediyorum:

           "DENİZDE KOCA DAĞLAR GİBİ YÜKSELEN GEMİLER DE O’ NUNDUR:
           55. Rahmân Sûresi 24. Âyet- i Kerîme(533. Sayfa)"
           “24. Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de onundur.”

           Burada “dağlar gibi gemiler” ifadesi vardır. Araştırdım. Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.) zamanında yapılmış olan gemilerin uzunluğu 30- 40 metredir. Bu gemilere “dağlar gibi gemiler” denebilir mi? Denilemez. Ancak 1400 sene sonra günümüzde, turistik crouvasier gemilerin dağlar gibi olduğunu pek âlâ söyleyebiliriz.

           İşte size, "ALLAH, ŞU ANDA BİLEMEYECEĞİNİZ DAHA NİCE ŞEYLER YARATACAKTIR" Âyet- i Kerîme' sini kuvvetlendirip destekleyen bir Âyet daha.

           İçerisinde bulunanları saymaya gerek yok. Sadece, çalışan personel sayısının 2800, yolcu sayısının 5000 olduğunu söylemek yeterlidir. Kaç dağ büyüklüğünde, aklını kullanabilenler düşünsünler. İşte dağlar gibi gemileri yapanları bilen Allah:

           “Ve şu anda bilemeyeceğiniz daha nice şeyler yaratacak.” demesinin hikmeti de budur. Başka söze gerek var mı?

           İnanmayanların mantıklarına müracaat ile, bunun mümkün olup olmadığını tartmaları, inanmaya başlamaları için en güzel bir Âyet' tir.

           Ateist bir fizik profesörünün ifadesinde aynen:

           "Mâdem ki kâinat, big bang ile bir noktadan başlayarak oluşmuştur. O halde, bu oluşumu bir gücün yaptığını kabul etmemiz gerekir" demektedir.

           Bilinmelidir ki, bu konuda, Allah' ın yaratıcı kudretini inkâr edenlerin, çeşitli fizik teorileriyle, yeni yeni, bu teoriyi çürütmeye çalışsalar da, "güneş balçıkla sıvanmaz" kuralına göre, ne kadar gayret etseler de, Allah' ın yaratmasını, eninde sonunda kabul edeceklerdir. Zira Yaratan' ın kudretinin takdirini, elbette gönüllere yerleştirecek olan Allah' tır. Bu arada insanların özgür iradelerine Allah’ ın tesiri/ müdahalesi yoktur. İnsan düşüncelerinde Allah tarafından serbest bırakılmıştır. İsteyen istediği gibi düşünce serbestisine sahiptir.

           Saygılarımla. 13.08.2023 13:37

           ÖNEMLİ NOT:           

NOT(1): KİTABIMIN FORMATI GEREĞİ:

            1- EZBERLEMEMİZ GEREKEN ÂYET' LERİ KISACA BAŞLANGIÇ CÜMLESİNE KIRMIZI FONTLA;
            2- ALTINA SÛRE NUMARASI, SÛRE ADI, ÂYET NUMARASI, HANGİ SAYFADA OLDUĞUNU MAVİ FONTLA;
           3- ÂYET MEÂLİNİ SİYAH FONTLA YAZMAKTAYIM.           

           BU FORMAT, TEKRAR ETMELERİ BARINDIRSA DA, OKUMADA GERİ DÖNMELERİ ÖNLEME AÇISINDAN ZAMAN KAZANDIRACAĞI İÇİN, FAYDALI OLACAKTIR KANAATİNDEYİM.

            NOT(2):  KİTAPTAN DAHA FAZLA OKUYUCUYA ULAŞABİLECEĞİM İÇİN, SİTEMDE(www.koseyazilarinayorumlar.com), TÜM AÇIKLAMALI ÂYET’ LERİ SUNMAKTAYIM,

Navigasyon

[0] Mesajlar

Tam sürüme git