Gönderen Konu: GERÇEK DOSTLUĞUN TARİFİ  (Okunma sayısı 17449 defa)

is

  • Ziyaretçi
GERÇEK DOSTLUĞUN TARİFİ
« : Aralık 23, 2008, 06:04:15 ÖS »
GERÇEK DOSTLUĞUN TARİFİ

         "Dost dediğin, sevilecek biri olmadığı/ sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile, seni sevmeli;
           Sarılacak biri olmadığı/ sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile, sana sarılmalı;
           Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalıdır."


           Bir dosttan alınan ve yukarıda parantez içinde gösterilen cümle karşısında, gerçek dostluğun tarifine ilave olmak üzere, aşağıdaki satırları yazdım. Cevabi yazımı okuyacak ve gerçek dostluğun tarifini, yazılan dostluk hakkındaki cümle ile ve benim dostluk anlayışım çerçevesinde, kendi dostluk anlayışınız ile karşılaştırma, sonunda da dostluğun ne olduğu hakkında değerlendirme yapma fırsatını bulacağınızı ümit ediyorum.

           Dostun/ dostluğun herkese göre tanımı değişebilir. Zira herkesin renklere ve zevklere karşı tanımları ayrıdır. Hiç kimsenin renk ya da zevk tanımı aynı olmayabilir. Bu nedenle, boş yere söylenmemiş bir söz vardır:

           “Renkler ve zevkler tartışılmaz.” Doğrudur. Zevklerin de, renklerin de herkese göre tanımı ayrıdır. Ben dağda yürüyüş yapmayı büyük bir zevk ya da faydalı bir spor faaliyeti sayarken; bir başkası “dağda yürüyüş boşa yorulmaktır” diyebilir. Bir diğeri de “bu da spor mu?” diyebilir.

           Herkes fikirlerini rahatça ifade etmekte serbesttir. Bu durum, insanların fikirlerine saygı duymanın gereğidir. Herkesin değerlendirmeleri ve akla gelebilecek dostluk hakkındaki tüm fikirleri, hoş karşılanmalıdır. Hiç kimse, bir diğerini, “benim hoşlandığım hareketlerden hoşlan” diye zorlayamaz. Bu çerçevede yukarıda verilen tarif yerinde görülmüş ve aşağıdaki şekli ile ifade edilmiştir:

           Mail’inizde dostlara bu mail’in forward edilmesini( hatta mail’i gönderen size bile, dost sayıyorsam, tekrar da olsa gönderilmesini) istemişsiniz.
   
           "Dost dediğin, sevilecek biri olmadığı/ sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile, seni sevmeli;

           Sarılacak biri olmadığı/ sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile, sana sarılmalı;

           Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile, sana dayanmalıdır."

           Bu söz karşısında söylenecek bir söz bulamıyorum ve diyorum ki:

           İşte! Gerçek dostluğun tanımı budur.
 
          DOST, karşılıksız sevendir.
            DOST, kendinden verendir.
            DOST, ağlatmayıp güldüren;
            Soldurmayıp yeşertendir, DOST. 

 
           Dost bildiklerime bu mail’inizin gönderilmesini istemişsiniz. Ancak ben bu mail’inizi, tek size gönderiyorum. Zira dostluğunuz benim için değerlidir. 

           Bu mail’inizi kimseye göndermiyorum. Ola ki, her hangi bir sebeple, cevap gelmezse diye çekiniyorum. Zira dost bildiklerimin dost olmadığını görmekten korkuyorum.

           Aklıma geliveren bir hususu da belirtmek isterim. Mail’inizin forward edilmesinin dostluklar için bir ölçü olarak gönderilmesini biraz da hatalı buluyorum. Zira dostlarım içerisinde herhangi bir zorlayıcı sebeple bu mail’i geri gönderemeyenlerin dostluktan çıkmış gibi görünmesini arzu etmiyorum. Olur ya, bu mail’imi geri göndermezse, dostum olmadığına kanaat getirmem gerekecektir. Bu işlemin yanlış olacağı kanaatimi iletiyorum. Öyle sebep vardır ki, geri gönderememiştir. O zaman dost olmamakla suçlanabilecektir. Aslında gerçek dostunuz bu kimsedir. Bir yanlış zamanda, yanlış değerlendirme ile dostlarımı da kaybetmek insaf ölçülerime sığmamaktadır. Bu nedenle, bu mail ile dostluk denemesine/ bu mail’in forward edilmesine(hatta dost saydığınız mail gönderene tekrar geri gönderilmesine) biraz daha titizlikle yaklaşılması, bu denemenin sağlam temellerde olup olmadığı tartışmasına, bu mail’in çıkış noktasında başlanması gerektiği kanaatindeyim.   

           Zamanın ne olduğunu, nerelerden nerelere geldiğimizi, tarih sayfalarını karıştırdığımızda görebilmemiz mümkündür. Bugünlere geldiğimizde, eski dostlukların da tarih sayfaları arasında kaldığını, tek tük dostların varlığı ile avunur hale geldiğimizi söylediğimde, kimseye yanlış yaptım korkusu içine girmeyeceğimi biliyorum. Zira zaman ile birlikte, kıyamete gidişin emarelerini tespit ederken; dostluklara da bir şeylerin olduğunu görmemek mümkün değildir. 
 
           Dost bildiğiniz için teşekkürler. Daima dost kalmak; “dost” kelimesinin içinde gizlidir. Dost kalınmayacaksa, neden dostlarımızın varlığıyla avunalım. Dost kalmak, "her şeye rağmen dost kalmak" anlamında kullanıldığında dost kelimesinin anlamına uygun olur.

           Saygılarımla…23.12.2008- 17:58
« Son Düzenleme: Ekim 10, 2013, 03:16:11 ÖS Gönderen: is »