Gönderen Konu: BİR DOSTA MEKTUP(1)  (Okunma sayısı 15057 defa)

is

  • Ziyaretçi
BİR DOSTA MEKTUP(1)
« : Kasım 23, 2013, 08:24:52 ÖS »
BİR DOSTA MEKTUP(1)   
12.01.2005- 22:37

           Dost kelimesi, Türk Dil Kurumu’ nun, “Güncel Türkçe Sözlüğü” nde:

           “1. isim. Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı” diye târif edilir. Buradan hareketle dostluklarda, gönülden, dostça davranış esas olup; insanların bir kimseye dost diyebilmesi için, dostlar arasında, dostça davranışın, her zaman ve her zeminde ön plânda olması gerekmektedir.

           Dostluk kelimesinin içinde gizli mânâyı anlayıp, insanların birbirleriyle dost kalabilmeleri her geçen gün biraz daha zorlaşmakta olup; gelecek günlerde dostlukların, zamanın getirdiği, ekmek kavgası/ geçim derdi/ kazanç kaygısı çerçevesinde, daha da zorlaşacağı bilinen bir gerçek olarak ortadadır. Bir dostuma yazdığım mail’ imi aşağıya aynen kopyaladım. Bu mail’ imin dost denilenlerle münasebetlerimizde, bu yazdıklarımın aklınızın bir köşesinde tutulması ile, dostlukların tartılmasında siz okuyuculara fayda sağlamasını ümit etmekteyim. Tam tâbiriyle, bu satırları, “dost kazığı” yememeniz için gerekli olduğu kanaatimle yazdım. İnşallah siz okuyuculara fayda sağlaması sonucu, hayırlara vesile olur:

          "[Gayretlerinizle bir yerlere gelmek istemeniz çok olumlu bir hareket tarzıdır. Bu hareketleriniz, pozitif düşünce kapsamında, güzel/ gayretli hareketlerin başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Ancak, gayretlerinizin istismarı konusunu dikkate almadan hareket etmeniz, size zarardan başka bir şey getirmemektedir.

           Bilginizi, tecrübenizi pazarlama durumundasınız. Bir takım iş bilmez, hak hukuk tanımaz, insan haklarından habersiz kimselerle devamlı karşılaşacağınızı dikkate alınız lütfen! Aksi takdirde, geçmişte yaşadıklarınız gibi, boşa kürek çekmiş olacaksınız. Bunu da böylece biliniz!

           İnsanlar, bir zamanların Cinliören Köyü Muhtarı' nın ifadesiyle:

"Para tunca döndü; insan pice döndü." demişti. Kulakları çınlasın(Bu ifade, sözü söyleyen/ adı geçen kimseyi hayırla anmak anlamında söylenir.) insanlar, "paranın tunca dönmesi" ile birlikte, "piç" e dönmüşlerdir. Bunu biliniz! Ona göre hareket ediniz!

           Dostluklar törpülenmiş; menfaatlerin ön plâna çıkmasıyla birlikte, maddî menfaatler öne çıkmış; insanlar hak- hukuk tanımaz hâle gelmiş; güzelliklerden çok çirkinliklerin görülmesi hâdise- i âdiyeden(sıradan olaylardan) oldukları yaşanır olmuştur. Bu yanlışların altında, dostlukların ezilmiş olduğunu görmek, normal halden sayılmaktadır.

           İnsanlara güvenmek güzeldir. Ancak her insana güvenilmeyeceğinin bilinmesi gerekir. Dost bildiğiniz insanların üç kuruşluk dünya menfaati için, diğer insanları/ daha doğru ifadeyle dostlarını, satabildiklerini görmek, belki de zamanın getirdiği yanlışlar manzûmesinden(yanlış hareketler topluluğundan) olsa gerektir.

           Siz itimat ederek, dost bildiklerinize güvenerek işe başladığınız takdirde, baştan kaybetmeniz zorunlu hale gelmiş/ kazık yemeyi hak etmeye başlamışsınız demektir. Kazık yemenin, asıl acı tarafı, yanlış hareketlerin, sizin insan olarak/ akraba olarak/ arkadaş olarak/ ideolojik yakınlık olarak/ fikri yakınlık olarak dost dediğiniz/ dost bildiğiniz kimselerden gelmesidir. İdeolojik saplantılarınızla dost bildiklerinizin, bıyık altından sizin ideal boyutta olan düşüncelerinize ters düşecek davranışlarını, sağlam bir gözlemle tespit edip gördükçe, nefret duygusuyla sarsılacağınızı bilerek işe başlayınız. Zira insanların zihinlerinde menfaatler öne çıktıkça; kendilerini "akıllı", diğer kimseleri "aptal" zanneden kimseler, çoğalmaya başlamaktadır.

           "Ben işimi bilirim" ifâdesiyle hareket edenler, üç kuruşluk dünya menfaati için çevresine bilerek veya bilmeyerek verdikleri zararların farkına bile varamayacaklardır. Onlar için insanları/ kendilerine yakınlık gösterdikleri kimseleri, ufak menfaatlerle/ ufak ikrâmlarla

(bu menfaatler/ ikrâmlar, her tür insanî duygulara hitâp eden/ çekici gelen her şey olabilir. Mal/ para/ ideolojik sloganlar/ hedef gösterilen yanlış değerlendirmeler/ içki/ oyunlar/ kumar/ kadınlar/ insanlara zevk veren her şey olabilir.)

avuçlarının içine aldıklarını görmeleri bu tür kimselere yetmektedir. Zaaflarını bildikleri kimselerin zaaflarından faydalanmaları, onlar için, "iş bilme"/ "gemisini yürütme"/ her hangi bir zaaf maddesiyle, "karşısındaki kimsenin ciğerini okuma" olarak değerlendirmedir. Siz de bu yanlışların bilincine varınız lütfen!

           Bu tür insanların zaaflarından faydalanmak isteyenlerin, farkına varamadıkları tek şey, zaaflarının ne olduğunu bilenler/ zaaflarına yenilmeden bu tür yanlışlara düşmekten kurtulanlar için, geçerli değildir.

           "Kaç kişi zaaflarına yenik düşmez" diye sorduğumuzda, bu oranın, iyi niyet ölçüleri içerisinde hareket edenlerin, genel kâide olarak fazlalığı göz önüne alındığında; % itibariyle fazla olduğu kabul edilebilir. Bu nedenle, birçok kimse zaaflarından faydalanmak isteyenlere, iyi niyet ölçülerinde, zaaflarına yenik düştükleri için, karşı koyma gücünü kendilerinde bulamamaktadırlar.

           Karşılaştığınız kimseler, üç kuruşluk ikrâmlarla sizin danışmanlık bilgilerinize, türlü bahânelerle ve ufak menfaatlerle sahip olmak isterler. Olurlar da. Zîra siz karşınızdaki kimseye o gözle bakmazsınız. Sevdiğinizi zannettiğiniz kimselerdir. Size yakın duran kimselerdir. Ağızlarını doldurarak, sizinle dostluklarını her fırsatta haykıran, bunu gözünüze baka baka/ gözünüze sokarcasına/ kulağınıza fısıldarcasına her fırsatta belirten, bu şekilde de sizi tesiri altına alan kimselerdir. Yeni işlerinde de açacağı dostluk elini tutacağınızı bilmektedirler. Yapınızdaki heyecan dolu, atak davranışlarınızın neticesinde sizin her seferinde kandırılabilir olmanıza dayanarak, size, tekrar tekrar aynı hatâları yaptırabileceklerini bilmektedirler. Çoğunlukla da, siz bunları bilmezseniz, istediklerini yaptırmaktadırlar da.

           Zaafı olanlar bunların farkına varamayabilirler.

           İdeolojik saplantıları olanlar bunları bilemeyebilirler.

           Dostluk denilen mefhuma önem verenler, dost olmayanların iğvalarına(kandırmalarına) kapılabilirler.

           Akıllı davranıp, her ne şartla olursa olsun hatâya düşmeyiniz. Elinizdeki değerlerin satışında, peşin parasını almadığınız hiçbir işe girmeyiniz lütfen! Yoksa her seferinde olduğu gibi, boşa kürek çekmeniz, kaçınılmaz olacaktır. Elinizdeki değerleri/ bilgileri peşin para almadan vermeniz durumunda, hep koşuşturan, tahsildar pozisyonunda kalmaya devam edecek olan siz olacaksınız. Bu hatâ bir kere yapıldıktan sonra, akıllı insanlar için, bir daha yapılmaması gereken hatâlar zümresindendir.

           Bu sözlerimin, bir büyüğünüzün tavsiyesi olduğunu unutmayınız lütfen!

           Sevgi ve Saygılarımla...]"

           ÖNEMLİ NOT: Kopyaladığım mail' imi, nerede başlayıp, nerede bittiği hususunda zorlanmamak için/ sınırlarının kolaylıkla görülebilmesi için, köşeli parantez([......]) içerisine aldım. Bilgilerinize...

« Son Düzenleme: Temmuz 03, 2018, 11:34:57 ÖÖ Gönderen: is »