Gönderen Konu: KISKANÇLIK  (Okunma sayısı 12391 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 472
KISKANÇLIK
« : Şubat 09, 2020, 02:23:43 ÖS »
KISKANÇLIK

           Kıskançlık insanlığın, yaradılıştan itibaren, mayasında bulunan bir huy, bir özellik, bir karakterdir. Hiç kimse “bende kıskançlık bulunmaz” diyemez. Zira her insanın yapısında vardır. Ancak zamanla insanlar şuur sahibi, akıl sahibi olduğunda, bu karakter/ huy/ özelliği kendi gayretleriyle, düzgün yaşayabilmek adına, kaldırabilirler. Bu bir eğitim meselesidir. Kültür meselesidir. Zira ömür boyu kıskançlıklarla yaşamak, hastalık belirtisi olarak görülebileceğinden; psikiyatrik sorun vardır düşüncesiyle, tedavi yönüne gidilmesi gereken bir hastalık olarak nitelendirilebilir. Bu mümkündür.

           Kıskançlık, hatırlanacağı üzere, bilhassa, çocukluk çağlarında başlar. Çocukluk çağlarında “kardeşler arasında kıskançlık yoktur” diyebilecek bir tek şahıs bulunmamaktadır. Çocuklarımızın ne zaman akılları erer hâle gelir, o zaman gençlerimiz, kardeşleri kıskanmanın yanlış bir düşünce tarzı olduğunun farkına varırlar. Bazen kardeşler arasındaki bu kıskançlık, ömür boyu sürebilir. Bu hiç kimse tarafından arzu edilmeyen bir huy/ karakterdir.   

           Aslında mantık hesabıyla, kıskançlık gösteren çocuklarımızın, çocukluk çağlarında gösterdikleri kıskançlık, büyüme çağında çoğunlukla “kardeş sevgisi” nin ağır basması sonucu yok olur. Bu yok olma herkes için geçerli olmasa da, çoğunlukla insanlarımızın böyle bir sıkıntıları/ takıntıları olmaz. Olmaması da gerekir.

           Kıskanç kardeşlerin eğitimleri esnasında bu yanlışın giderilmesi için öğretmenlerin telkinleri, kıskançlığın yanlışlığı üzerine eğilmeleri, büyük önem arz eder. Evde ise, anne babaların dikkat etmeleri gereken en önemli konulardan biri, kardeşler arasındaki kıskançlıktır. Kardeş arası kıskançlıkların önüne geçebilmek için, kardeşlere sevgi gösterisinde denge kurabilmek çok önemlidir.

           Tek çocuklu ailelerde doğmuş olan çocuğun kardeşi olmadığı için, büyümesi esnasında daima yalnız kaldığı bir gerçektir. Yalnızlığa alışması söz konusudur. İkiz kardeşleri düşününüz. Doğumlarından itibaren birlikte ağlarlar. Birlikte beslenirler. Daima birlikte hareket ederler. Yalnızlık diye bir husus söz konusu değildir. Elbette çocukluk çağlarında kardeşlerden anlayış beklemek, bilinçlerinin henüz gelişmemiş olmaları nedeniyle, kardeşlere çok uzaktır. Her birine yapılan hareketin karşısında diğerinin itirazı, gizliden bakışları, daima olacaktır. “Ona ilgi var, bana ilgi yok” dercesine bakışları unutmak mümkün değildir. Adaletli olmak için ikizlerin birine ilgi gösterilmişse, diğerine de ilgi göstermek için çaba sarf edilmesi gerekir. Her anne baba da bunu yerine getirmek için, daima dikkatle takipte olmalıdır. Birini kucaklamışsa; diğerini de kucaklayacaktır. Birini öpmüşse; diğerini de öpecektir. Anne babaların bilinçli olmaları durumunda, bu dengelemeyi yapmaları mümkündür. Bunun için de genellikle çok çaba sarf edilmesi gerekir. Aksi takdirde çocuklarının gözünde, “adaletli davranmamış” anne babalar olarak kayda geçebilirler.

           Çocukluk çağlarında her bir kardeşin kıskançlığın ne olduğunu bilmesi mümkün görünmemektedir. İşin farkına varmaları, “ben kıskançlık yapıyor muyum” demeleri, gelişmeleri neticesi, düşünce tarzlarında bu konunun yanlışlığını tartabilecek potansiyelde bir yapıya kavuşmaları sonrasında mümkün olur.

           Kıskançlığın, aslında, kıskanan kişiye zarar verdiğini insanlarımızın çoğunluğu bilirler. Bunu bilmeyen/ bilmek istemeyenlerin huzursuzlukları hiçbir zaman geçmeyecek; ömür boyu bu huzursuzluğu yaşamak zorunda kalacaklardır. Gelişmiş, akıl sahibi insanlarımız da dahi kıskançlık, insanlarımızı ömür boyu huzursuz eder. Hayatlarını zehir edercesine yaşamalarına sebep olur. Kıskançlığın elde olmadığı düşüncesine kapılmış bir kimsenin bu huyundan vazgeçirmek de mümkün değildir. “Ben kıskancım” deyip geçen kimselere kıskançlığın zararlarını anlatmaya gerek yoktur. Zira onlar “ben kıskancım” demekten zevk alırlar. Bir kısmı, kıskançlıklarını anlatmak için dinleyici bile ararlar. Ancak bunun yanlış bir huy/ karakter olduğunun farkına varan kimseler, kıskançlıktan kurtulmak için çaba sarf ederler. Genellikle de kurtulma şansları vardır.

           Kıskançlık, bünyeye giren bir kurt gibi, içten içe, kıskanç kimsenin bünyesini kemirir. Bize dünyada huzur vermez. İnananlar için ise, bütün inanç sistemlerinde olduğu üzere, âhirette de huzur bulunamayacaktır. Bu nedenle tercihimizi zamanında yapmalı; huzursuz yaşamamak adına, kıskançlık gibi, kendimizi kemiren bir huydan, vakit varken dönmeye karar vermeliyiz.

           Huzurunuz devamlı olsun. Kıskanmanın zararlarından uzak, mutluluklarla güzel yaşam dileklerimle.

           Saygılarımla. 09.02.2020 14:08

           ETİKETLER: Kıskançlık; kıskanmak bir hastalıktır; kıskançlıktan kurtulmak kolay mıdır; kıskançlık krizi ne demektir; kıskananlar doğru yolda mıdır; kıskananlar yanlış yoldadır;           
« Son Düzenleme: Şubat 09, 2020, 02:39:17 ÖS Gönderen: is »